• Bizi Arayın

line
line

KOÇLUK YAKLAŞIMININ EBEVEYNLİK ÜZERİNE ETKİLERİ

ANA SAYFA -> Blog / Makaleler
KOÇLUK YAKLAŞIMININ EBEVEYNLİK ÜZERİNE ETKİLERİ
25 Kasım, 2018

KOÇLUK YAKLAŞIMININ EBEVEYNLİK ÜZERİNE ETKİLERİ

  1. GİRİŞ

Günümüzün iş dünyasındaki tüm organizasyonlar, küreselleşme, hızla büyüyen rekabet, her alanda değişimler ve yenilikler nedeniyle çağa ayak uydurmak için yöneticilerini ve çalışanlarını sürekli olarak yeniden yapılandırmaya ve değiştirmeye zorlandı. Örgütler, yöneticiler ve çalışanlar daha iyiye ulaşmak, başarılı ve yüksek performansa sahip olmak, değişimi yönetebilmek için bir uzmana yani koça ihtiyaç duymaktadır. Değişimlerle başa çıkmak için iyi bir araç olan koçluk, bireysel ve örgütsel olarak sürekli değişim ve gelişim ihtiyacına da katkıda bulunuyor.

Kavram olarak “Koçluk”, insanların anlamlı ve önemli hedeflere ulaşma potansiyelinin ortaya çıkmasını kolaylaştırmaktır. Yöneticilerin yeteneklerini çalışanlarıyla birlikte geliştiren ve onlara bireysel ve kurumsal hedeflerine ulaşmalarına yardımcı olan daha zorlu görevler için onları hazırlayan değerler ve davranışlar sunar. Ayrıca koçluk, bireyin güçlü ve gelişimsel yönlerini keşfeder. Bunun yanı sıra yaşam misyonunu belirler, hedefler belirleyerek eylem planları yapar, performans sonuçlarına odaklanır, hızlı değişime uyum sağlar, yeni beceriler geliştirir, özgüven artırır, zamanı iyi yönetir, yeni iş fırsatları yaratır. Organizasyonlarda koçluk, hedef ve stratejilere odaklanır, performans sorunlarını giderir, iletişim sorunlarını çözer, değişime uyum sağlamak için esneklik ve hız sağlar, çalışan sadakatini geliştirir ve kurumsal performansı artırır.

Ebeveynlik, birçok insanın hayatındaki en tatmin edici duygulardan biridir ve çocuklarına mutluluk, sevinç ve sevgi olarak algıladıkları şeyleri vermek için anne-babalar, kariyer fırsatlarının çoğunu tehlikeye atmaktadır. Her nasılsa, çocuklarımıza ebeveynlik yapmak, çoğumuzun yapabileceği en sorumlu şey olsa da, en iyi ebeveynlik formülü arayışında, çocuklarımızın hayatının her gününü, deneme yanılma yoluyla denemeye mahkûm edilmektedir. Ebeveynlik insanlığın başlangıcından beri devam etmektedir. Ancak birçok ebeveyn hala tekerleği tekrar tekrar icat etmeleri gerektiğini ve sahip oldukları bazı gizemli içgüdülere güvenmeleri gerektiğini düşünmektedir. Bu çalışmada, koçluk yaklaşımının ebeveynlik üzerindeki etkileri tartışılmıştır. Çalışmanın amacı, etki düzeyini belirlemektir.

Aile, çocuğun ilk sosyal deneyimlerini edindiği yerdir. Çocuğun dünyaya gelişiyle içerisine girdiği ilk sosyal çevre olan ailesi onun temel ihtiyaçlarını karşılamakla birlikte kişiliğinin oluşmasında önemli bir etkiye sahiptir. Çocuğa yöneltilen davranış ve ona karşı takınılan tavır bu ilk yaşantıların örülmesinde büyük önem taşır. Aile üyeleriyle olan ilişkileri, çocuğun diğer bireylere, nesnelere ve tüm yaşama karşı aldığı tavırların, benimsediği tutum ve davranışların temelini oluşturur. Aile, aynı zamanda çocuğa, aile ve toplumun bir üyesi olduğu bilincini aşılar ve uyum biçimlerinin temelini atar (Yavuzer, 2005, s. 45).

Ebeveynler çocuklarını, kendi ebeveynlerinin onları yetiştirirken gösterdikleri davranışları model alarak ya da kitap, dergi, internet gibi kaynaklardan ebeveynliğin doğasına ilişkin elde ettikleri bilgilere dayalı olarak yetiştirirler. Ebeveynlik davranışlarının bir diğer önemli belirleyicisi anne babaların ebeveynlik sırasındaki tutumları, inançları, düşünceleri ve duygularıdır (Grusec, 2018).

Anne babaların, ebeveynliği ne kadar yeterli düzeyde yaptıklarına ilişkin inanç, düşünce ve duyguları literatürde ebeveynlik öz-yeterliği kavramıyla ifade edilmektedir. Ebeveynlik öz-yeterliği, ebeveynlerin kişisel inançlarını, kendi yetenekleriyle farklı koşullar altında neler yapabileceklerini, zor koşullar altında farklı görevler için düzenlenmiş birtakım eylemleri ve duruma özgü görevleri gerçekleştirebilmeyi temsil etmektedir (Bandura, 1997, s. 88).

Ebeveyn eğitim programları, ebeveynlerin çocuk yetiştirmeye yönelik geçmiş bilgileri dikkate alınarak ailelerin gereksinimi olan noktalarda onlara yol göstermektedir. Bu programlar, ebeveynlere hem ebeveynlikle ilgili bilgileri hem de çocuk bakımı ve eğitimiyle ilgili bilgileri kazandırmaktadır (Tezel & Özbey, 2007). Özellikle okul çağında çocuğu olan anne babalar üzerinde ebeveyn eğitim programlarının önemli etkileri vardır (Bağatarhan, 2012).

 

  1. KURAMSAL TEMEL

İngilizcede kelime olarak otobüs, yolcu vagonu, genellikle iki kapılı kapalı otomobil, posta arabası, trenlerde ve uçaklarda yemekli ekonomik sınıf yolcu tarifesi anlamlarına gelen koç kelimesi, 16. Yüzyılda (Evered & Selman, 1989, s. 32) yüksek kalitede at arabalarının yapıldığı Macaristan’ın bir köyünde kullanılan “Kocs” kelimesinden ortaya çıkmıştır. 19. yüzyılda İngiliz üniversite öğrencileri, akademik kariyerlerinde onları başarıya taşıyan özel öğretmenler için bu kelimeyi kullanmaya başlamıştır (Wilson, 2004). Türkçeye ise, TRT’ de 1980’lerde gösterilen “Beyaz Gölge” isimli televizyon dizisiyle girmiştir (Arat, 2007, s. 126). Günümüzde koç kavramı çoğunlukla bir kimseyi olduğu yerden olmak istediği yere götürme anlamında kullanılmaktadır (Sebera, 2004).

Tanım olarak koç, iş görenlerle ortak çıkarlar doğrultusunda, onların gelişimini izleyerek geri bildirim veren; onlara sorumluluk yükleyerek katkılarına ortam hazırlayan, problemlere çözüm bulan, yanıtları zorlayan ve tartışan, araştırmalar ve çalışmalar üzerinde fikirler ortaya atan, mantıklı cevaplar arayan kişidir (Barutçu & Özbay, 2009). Özel rehberlik (Akın, 2002), öğretmenlik, antrenörlük, psikologluk, danışmanlık (Arat, 2007, s. 129) şeklinde dilimize çevrilen koçluk kavramı, insanların performansını ve öğrenme yeteneğini artırmayı amaçlayan, motivasyon, etkili sorgulama gibi teknikleri kullanan bir süreçtir (Landsberg, 1996, s. 5).

Koçluk uygulamaları, kurumların ve bireylerin ihtiyaçlarına göre birçok farklı şekilde ortaya çıkmaktadır. En yaygın olanları performans, kariyer, yönetici, yaşam ve eğitim koçluğu şeklinde sıralanabilir. Performans koçluğu, bir yöneticinin profesyonel olarak gelişimi için farklı beceriler geliştirmesine ve kazanmasına yönelik uygulanan bir koçluk çeşididir. Çalışanların performanslarını yükseltmekte ve hedeflerine ulaşmasını sağlamaktadır. Çalışanlar performans koçluğu sayesinde, problemlerini ve gelişmeye açık yönlerini objektif bir biçimde tespit etme ve tanımlama imkânı bulmaktadır (Kaufman, 2006). Kariyer sahibi kişilerin kendi yetkinliklerini görmeleri ve gelecekteki hedeflerine ulaşmaları için ilerlemelerini sağlayan koçluk ise kariyer koçluğudur. Bu koçluk türü, kişinin kariyer seçimi, kariyer değişikliği gibi durumlarında yardımcı olur (Uçkun, 2007, s. 43). Kurumsal veya bireysel düzeyde yapılan kariyer koçluğu, şirket içindeki pozisyonların belirlenmesinde ve çalışanların kariyer planlarının yapılmasında önemlidir (Branham, 2000, s. 218-219).

Türk toplumunda ve diğer birçok toplumda çocuk yetiştirme tutumları üzerinde kültür ve geleneklere dayalı bazı görüşler vardır. Çocuk bakımı, annenin görevi olarak görülmekte, baba evin ekonomik gereksinimlerini karşılayan kişinin sorumluluğunu taşımaktadır (Evans, 1997). Değişen yaşam koşulları, aile yapısı ve çalışma koşullarındaki değişim, çocuk bakımı ihtiyacını beraberinde getirdi. Kadınların çalışma koşulları çocuk bakımı sorumluluğunu paylaşma yükümlülüğünü getirmiştir (Myers, 1996).

Doğum anından itibaren, çocuk yaşadığı aile ortamından etkilenir. Çocuğun anne ve baba algısı, diğer insanların temel algısını yaratır; Anneler ve babalar çocuğun doğuştan gelen kişilik özellikleri dışındaki çocukları etkileyebilir. Çocuklar pasif değil, sürekli olarak çevreleriyle etkileşime giriyor, sürekli değişiyorlar. Ebeveynlerin tutumuna göre, çocuklar topluma uyum sürecinde karşılaştıkları zorlukların üstesinden gelmekte ya da kalıcı problemler yaşamaktadır. Çocuklar, uyumlu bir ilişki içinde büyürler, iyi bir aile ortamında sevgiyi ve anlayışı olgunlaşır, olgunlaşır, kişiliklerini yaratır, desteklenirse özgüvenlerini ve öz saygılarını sağlamlaştırırlar (Çıkrıkçı, 1999, s. 28).

Çocuklarınıza nasıl tepki verdiğiniz ve onları nasıl disiplin altına aldığınız, hem bilişsel hem de sosyal olarak nasıl geliştiğini büyük ölçüde etkiler. Bir çocuğun gelişim süreci, hem bireyler hem de çevresi ile temas ettiği tüm uyaranların bir karışımından etkilenir. Ebeveynler normalde çocuğun hayatında sabit bir varlık olduğundan, gelişiminin olumlu veya olumsuz olup olmadığı konusunda en önemli etkiye sahip olma eğilimindedirler (Bennett, 2018).

Ebeveynlik stili, ebeveynlerin çocuklarının yetiştirilmesinde kullandıkları yöntemlere veya tekniklere atıfta bulunur. Psikolog Diana (Baumrind, 1991)’e göre, dört ebeveynlik stili ya da boyutu vardır. Bunlar yetkili, otoriter, izin veren ve karşılanmamış ebeveynlik biçimleridir. Ebeveynlerin bu boyutlarını açıklarken, iki önemli özelliğin, ana baba duyarlılığı ve ebeveynin istekliliğinin esas olduğu düşünülmektedir. Duyarlılık, ebeveynlerin bakım, endişe ve çocuklara göstermesi için istekliliğini ve uygunluğunu ifade ederken; İsteklilik, ebeveynlerin çocuğu kontrol etme ve özgürlüğünü neredeyse her şeyde sınırlama eğilimlerini bir araya getirir. Bir ebeveynin, ebeveynin kullandığı ebeveynlik stiline karar veren bu iki özellikten birini veya her ikisini de uyguladığı durumlarda olmaktadır (Efobi & Nwokolo, 2014).

Yetkili Ebeveynlik

Bu stilde ebeveynlerin çocuklarının faaliyetlerini rasyonel, konuya yönelik bir şekilde yönlendirdiği, gerektiğinde kontrolü yerine getirdiği, ancak çocuklara bağımsız ve sorumlu davranma özgürlüğü veren ebeveynlik tarzıdır (Baumrind, 1991). Bu, ebeveynlerin özenli olduğu ve çocukların uyması için belirlenen kuralların nedenlerini açıklayan bir tür ebeveynlik biçimidir. (Greenwood, 2013)’a göre, yetkili ebeveynler, akıl yürütmeye dayalı bir disiplin kullanarak, çocukların davranışlarını izlemenin yanı sıra, açık beklentiler ve yüksek standartlar belirlediler. Ayrıca çocuklarını karar vermeleri ve hatalarından öğrenmeleri için teşvik ederler. Yetkili ebeveynler sıcak ve besleyicidir ve çocuklarına nezaket, saygı ve sevgi ile davranırlar. Yetkili ebeveynlerin çocuklarının, müzakereyi kullanmayı öğrendikleri için sosyal olarak yetkin, sorumlu ve özerk olduklarını gözlemlemiştir (Kopko, 2007).

Otoriter Ebeveynlik

Baumrind (1991), otoriter ebeveynleri çocuğun duygularını dikkate almadan çocuğun davranışını şekillendirmeye, kontrol etmeye ve değerlendirmeye çalışanlar olarak görmüştür. Bu ebeveynlik tarzında, çocukların ebeveynlerden herhangi bir açıklama yapmadan kurallara uymaları gerekmektedir (Cherry, 2018). Ebeveynlik tarzını uygulayan ebeveynler çocuklarından çok fazla sorumluluk talep ederken, çocuklarına karşı sorumluluklarını ihmal ediyorlar. Bu tür ebeveynler son derece katı ve son derece kontrol ediyor; Çocuklarından herhangi bir muhalif fikir veya davranış için yer açmadan nasıl davranmaları gerektiğini dikte ederler. Ebeveynler ve çocuklar arasında çok az iletişim var. Kopko (2007), bu tür ebeveynlerin çocuklarının asi veya agresif veya ebeveynlerine bağımlı hale gelebileceğini gözlemlemiştir.

Anlayışlı Ebeveynlik

Baumrind (1991)'e göre anlayışlı ebeveynler, çocuklarına karşı olan ilişkilerinde cezalandırıcı olmayan, kabul eden ve olumlu olan ebeveynlerdir. Bu tür ebeveynler, hane sorumluluğu için az veya hiç talepte bulunmamakta ve çocukların istedikleri gibi davranmalarına izin vermektedir. Kopko'ya (2007) göre, anlayışlı ebeveynler sıcak, hoşgörülü ve pasiftir. Bu tür ebeveynler görünüşe göre, sevgilerini kanıtlamanın yolunun, çocuklarının istedikleri her şeye sahip olmalarına, sonuçlara dikkat etmelerine izin vermeyeceğine inanırlar. Greenwood (2013) anlayışlı ebeveynleri açık bir şekilde duygusal ve sevgi dolu olarak görmektedir, ancak çocukların güvenliği söz konusu olduğunda bile sınırlama getirmemektedir. Baumrind'in (1991) sözleriyle, anlayışlı ebeveynler “talep etmekten daha duyarlı” dır.

Kayıtsız(özgür) Ebeveynlik

Baumrind (1991), istenilmeyen veya cevap vermeyen, ayrılmamış ebeveynler olarak, savunmasız ebeveynlere atıfta bulunmaktadır. Bu ebeveynler çocuklarının davranışlarını izlemez ve onları desteklemez. Bağışıksız bir ebeveyn, az sayıda talep, düşük duyarlılık ve ebeveyn ile çocuk arasındaki küçük iletişim ile karakterizedir (Cherry, 2013). Aşırı durumlarda, karşılanmayan ebeveynlik, çocuğun ebeveynlerden ihmal ve reddedilmesini gerektirebilir (Greenwood, 2013).

Koçluk Yaklaşımının Amacı

Koçluk, koçluk alan ve verenin birbirini tanıması ve izlemesi için bir süreç içinde gerçekleşmektedir (Arat, 2007, s. 136). Süreç koçla danışanın uyum sağlaması ve karşılıklı güven ortamının yaratılması ile başlamaktadır. Daha sonra danışanın yaşadığı sorunlar, performansı geliştirecek açık yönleri ve istekleri analiz edilerek birlikte tanımlanır. Bunun amacı, kişinin becerilerinin hızlı şekilde geliştirilmesi ve değişmesidir. Öncelikle kişiye birçok soru sorularak koçluğa neden başlamak istediği ve başlamak için doğru zaman olup olmadığı araştırılır. Sonra ise kişiyi motive eden özelliklerin keşfedilmesiyle süreç devam eder. İşgörenlerin değişim süreci başladığında, bireyler hangi özelliklerinin değişmesi gerektiğini bilirler (Gladis, 2007, s. 61).

Birçok makale ve kitap koçluk sürecinin üç ila altı aşamalı bir süreç olduğunu yazmaktadır. Genellikle ise koçluk süreci üç aşamalıdır: sözleşme, bilgi birikimi ve koçluk (Thach, 2002). Elmhirst’e göre de bu süreç dört aşamadan oluşmaktadır: bilgi toplamak, ışık tutmak, yenilemek, etkisini ölçmek olduğunu belirtmiştir (Elmhirst, 2008).

Koçluk süreci, ebeveynlere, problemlerin durumuna, ebeveynler arası ilişkilere, ebeveyn stillerine bağlı olarak farklılıklar göstermektedir. Poussard’a göre koçluk sürecinin aşamaları; uyumu kolaylaştırma, gelişime yardım etme, problemleri çözme, yöneticilik fonksiyonunu kolaylaştırma ve ekip geliştirmedir (Poussard, 2004, s. 80).

Koçluk Çeşitleri

Özellikle İngiltere ve Amerika’da başlayan ve giderek yaygınlaşan “koçluk” uygulamaları, ülkemizde de son 1-2 yıldır (Köktürk, 2006: 39) uygulanmaya başlamıştır. Koçluk uygulamaları, kurumların ve bireylerin ihtiyaçlarına göre birçok farklı şekilde ortaya çıkmaktadır. En yaygın olanları performans, kariyer, yönetici, yaşam ve eğitim koçluğu şeklinde sıralanabilir (Köktürk, 2006, s. 38).

Performans Koçluğu: Performans koçluğu, bir yöneticinin profesyonel olarak gelişimi için farklı beceriler geliştirmesine ve kazanmasına yönelik uygulanan bir koçluk çeşididir. Çalışanların performanslarını yükseltmekte ve hedeflerine ulaşmasını sağlamaktadır. Kurum içinde çalışanların performansını ölçmek ve değerlendirmek amacıyla kullanılmaktadır. Genellikle kurum içindeki özel eğitim almış koçlar, kendi astlarına veya başka bölümlerde çalışan işgörenlere koçluk yapmaktadır. Koçların çalışanları değerlendirdiği, performansları hakkında geri bildirimde bulunduğu bu uygulamada kurum performansındaki sorunlar, kişiler arası anlaşmazlıklar, çalışanların karşılaştıkları problemler gibi sorunların çözümüne yönelik çalışmalar yapmaktadır (Uçkun & Kılınç, 2007, s. 40).

Kariyer Koçluğu : Kariyer sahibi kişilerin kendi yetkinliklerini görmeleri ve gelecekteki hedeflerine ulaşmaları için ilerlemelerini sağlayan koçluktur. Bu koçluk türü, kişinin kariyer seçimi, kariyer değişikliği durumlarında yardımcı olur. Kurumsal veya bireysel düzeyde yapılan kariyer koçluğu, şirket içindeki pozisyonların belirlenmesinde ve çalışanların kariyer planlarının yapılmasında önemlidir. Kariyerini değiştirmek, geliştirmek isteyen kişiler bu tür koçluğu tercih etmektedir. Kariyer koçunun önerilerinden en fazla şekilde yararlanmak için en iyi zaman terfiyi kaçırma gibi gerilemeden ya da rekabette öne geçmek ve yeni bir müşteri kazanmak gibi bir atılımdan sonradır. Ayrıca, boşanma, aile bireylerinin birinin ölümü, herhangi bir şekilde bakış açısını değiştiren veya yeniden düşünmeye iten bir olaydan sonra da kariyer koçluğu devreye girebilmektedir (Benton, 2007, s. 15).

Başarılarını sürdürmek için yeteneklerini geliştirmek isteyen yöneticiler, kariyer koçlarına ihtiyaç duymaktadır. Kariyer koçları, yüksek potansiyele sahip yöneticileri organizasyon içinde en yüksek seviyelere çıkarmaktadır. Yöneticiler kişisel analizlerinin sonucunda gelişmiş ve gelişmesi gereken yetkinliklerinin bilincine varmaktadır. Kariyer seçenekleri için hedeflerini belirler, bu hedeflere ulaşmak için plan hazırlayarak uygulamaktadır. Bunların sonucunda yöneticiler, kariyerlerine yön vererek maddi ve manevi tatmin sağlamaktadır (Mcadam, 2005, s. 37).

Yönetici Koçluğu : Yönetici koçluğu, kişisel gelişmeyi desteklemek ve profesyonel hedeflerine ulaşmak amacı ile birey tarafından istenilen yönetsel davranış değişikliklerini gerçekleştirmeyi hedefleyen bir çalışmadır. Bir yöneticinin davranışları sorumluluklarını zedelediği zaman ya da yönetici kişisel gelişimi üzerinden mesleki ilerlemesini sağlama gereksinimi duyduğu zaman yönetici koçluğuna ihtiyaç duymaktadır (Luecke, 2007, s. 79).

İş hayatında teknik olarak başarılı olmuş çalışanları kurumda tutabilmek için verilen terfilerin sonucu aslında işi bilen ama etkin insan yönetmek konusunda birikimi ve becerileri gelişmemiş yöneticiler yaratmaktadır. Bunun sonucu bir süre sonra mutsuz olan çalışanlarla karşılaşılmakta ve bu noktada kısır döngü başlamaktadır. Durumun bilincine varan yönetici nereden ve nasıl başlayacağı konusunda bilinçli olmadığı için tıkandığı durumlarda, her seviyedeki yöneticinin faydalanabileceği koçluk hizmetiyle hem yöneticinin işini kolaylaştırmakta, hem de kurumun performansını artırmaktadır.

Yönetici hem kendisinin hem de ekibinin performansını artırmak için gerekli olan becerileri geliştirmekte ve kendini daha iyi tanımaktadır. Koçun dışarıdan sağladığı yeni bakış açısı ve nesnel görüşlerinden de istifade etmektedir (Gladis, 2007, s. 59).

Yaşam Koçluğu : 90’lı yıllardan beri yaygın olarak uygulanan "Yaşam Koçluğu" bir başkasının performansını, öğrenmesini, gelişimini yönlendirme ve kolaylaştırma sanatıdır. Bir insanın hayatındaki iş ve kariyer yaşamı, sosyal ilişkiler ve kişisel gelişim gibi tüm yönleri kapsamaktadır (Nixon-Witt, 2008). Bir başka ifadeyle, kişinin gizlilik esasına dayanarak yaşamındaki enerjisinin azalmasına yol açan kaynağın koç yardımıyla sona erdirilmesi yaşam koçluğudur. Örneğin; kişinin ailesi ile yaşadığı sorunların profesyonel iş hayatını etkilemesi durumunda yaşam koçu ile bu problem giderilebilir.

Koç, böyle bir sorunla karşılaştığında bireyin iletişim becerilerini geliştirmeye yönelik koçluk yapabilir (Spinack & Gerald, 2002, s. 23). Yaşam koçluğu, kişinin değişen hayat koşullarına uyum sağlamasına, iş ve özel hayatı arasındaki dengenin kurulabilmesine olanak sağlar (Stalinski, 2004). İşinin yoğunluğu nedeniyle yakınlarına ve kendisine vakit ayıramayan, hayatta ne yapmak istediğini bilmeyen kişilerin yaşamlarını dengelemek için aldıkları bir koçluk hizmetidir (Uçkun ve Kılınç, 2007: 46). Yaşam koçları, kişinin kendisine yazılı, somut, zaman planlı hedefler koymasını isteyerek, hayattaki farklı yönlerdeki hedefleri ulaşılabilir hedefler haline getirebilmektedir. Yaşam koçluğu, yönetici ve kariyer koçluğundan farklı olarak kişilerin sadece kariyer hedeflerine yönelik değil, özel yaşamlarıyla ilgili hedeflerine yönelik de çalışırlar. Kişi hedeflerini gerçekleştirdiğinde kendine güveni artar, sadece kendilerini değil, çevrelerindeki insanları da mutlu ederler (Brockbank, 2006, s. 106).

Yaşam koçları da spor koçları gibi, bireylerin performansı, gelişimi için çalışma ve idman programını hazırlayan, onu psikolojik olarak da yarışa hazırlayan ve onları devamlı izleyen bir profesyoneldir (Buchanan, 2006).

Yaşam Koçluğu danışmanlık, rehberlik ve psikoterapiden bazı özellikleriyle ayrılır. Danışmanlıkta belirli sorulara cevap verilir, ancak yaşam koçluğunda soruların cevaplarını kişinin kendisinin bulması istenir. Rehberlikte kişinin bugünkü durumuna nasıl geldiği araştırılır; koçluk ise gelecekte kişinin nerede olmak istediğiyle ilgilenir. Psikoterapi, kişinin duygu ve davranış bozukluklarını inceler ve bunların altında yatan sorunları ortaya çıkarmaya çalışır. Psikoterapi kişinin daha çok geçmişiyle ilgilenirken, koçluk bireyin geleceğine ve kendisine odaklanılır (Vries, 2005).

Yasam koçluğu, kişilerin inançlarını, sorumluluklarını, ilişkilerini, sorunlarını, kararlarını irdeleyerek onlara yön vermektedir. Yaşam koçu, kişilere geniş bir plan yaparak “biz kimiz” başka bir ifadeyle “biz ne yapıyoruz” sorusunu araştırmaya başlar. İnsanlara yardım etmenin farklı bir sekli olan bu koçluk türü, bireyleri rahat hissettirerek, sağlıklı düşünme ve karar verme olgusunu kazandırır (Sparrow, 2007).

Eğitim Koçluğu: Eğitim koçluğu öğrencinin eğitimiyle devamlı ilgilenen ve onu başarıya götüren, uzman koçlarla uygulanan yeni bir eğitim sistemi olarak tanımlanabilir. Öğrenci koçluğu da denilen eğitim koçluğu öğrenciyi ezbercilikten kurtararak yüzleşmeyi öğrenmelerine yardımcı olur. Koç, bireysel ya da takım çalışmasıyla okul, sınav stresi, sosyal aktivite, aile iletişimi, mesleki yönelme, zaman yönetimi vb. konularda öğrenci ihtiyaçlarına destek sağlamaktadır.

Eğitim-öğretim sisteminin eksikliklerini gidermeye çalışan eğitim koçluğu öğrencilerin; araştırma ve yaratıcılık yönlerinin geliştirilmesine, öğrenmede aktif hale gelmelerine ve eğitim-öğretimde ezbercilikten kurtulmalarına çalışmaktadır (Gynnild, 2007).

Öğrencilerin istedikleri gibi her şeye vakit ayırmaları ve başarılı olabilmeleri için koçun desteğine ihtiyaçları vardır. Koç öğrencinin neden ders çalışmadığıyla ya da neden ders çalışırken sıkıldığıyla ilgilenmez; öğrencinin sıkılmadan ders çalışmasını nelerin sağlayabileceği ve bunu nasıl yapabileceğiyle ilgilenir. Aynı zamanda anne ve babanın da çocuğuna bir koç gibi yaklaşmasını sağlar. Dolayısıyla daha kuvvetli bir iletişimle ebeveyn ve çocuk arasında güçlü bir iletişim ağı kurulur. Meslek seçiminde de baskıcı, zorlayıcı, katı, kendi istediğinin olmasını isteyen ebeveynler çocuklarının yanlış karar vermesine neden olabilir. Mesleki yönlendirmede önemli olan kişiye ne yapması gerektiğini söylememesi ne yapmak istediğini bulmasına yardımcı olmasıdır.

Koç, ihtiyaç doğrultusunda ayrı ayrı (bireysel olarak) öğrenci, veli ve öğretmenlerle görüşebileceği gibi bir takım çalışması da yapılabilir. Bütün bunlar da seminerlerle desteklenebilir. Avrupa ülkelerindeki okulların çoğunda “eğitim koçluğu” uygulaması başlatılmıştır. Türkiye’de de bu uygulamanın son yıllarda başladığı gözlenmektedir. Özellikle üniversite ve dil sınavlarına hazırlık aşamasında kaygılara yardımcı olmak için koçun desteğine ihtiyaç duyulmaktadır.

Eğitim koçu, mentoru, psikolojik danışman ve rehber çoğu zaman birbirlerini tamamlayan ve çoğu zaman eğitim yönetimi yaklaşımları açısından karıştırılan kavramlardır. Rehberlik, kişinin kendini anlaması problemlerini çözmesi, gerçekçi kararlar alması, kapasitelerini geliştirmeleri, çevresine dengeli ve sağlıklı bir uyum yapması ve böylece kendini gerçekleştirmesi için uzman kişilerce bireye yapılan psikolojik yardımlardır. Psikolojik danışma ise bireyin karar verme ve problem çözme ihtiyaçlarını karşılayarak gelişim ve uyumunu sürdürmesine yardımcı olmak amacıyla bireyle yüz yüze kurulan psikolojik yardım ilişkisidir. Eğitim koçluğu veya mentorlüğü, psikolojik danışman ve rehberin (PDR) öğrenci geliştirme tekniklerinden birisidir. Ayrıca PDR uzmanı için eğitim koçluğu veya mentorlüğü öğrenci bilgi, beceri ve tutumlarının davranışa dönüştürülmesinde etkin yetkinliklerindendir (Joyce & Showers, 1988, s. 8).

Eğitim koçları ve mentorları insanların daha iyi hedefler belirlemesine ve sonra da o hedeflere ulaşmasına yardımcı olmaktadır. Eğitim mentorlüğü, bir kişinin kendi erdemlerini kullanarak yeteneklerini geliştirmesine destek olmakta ve daha çok kişilerin kendi içlerinde öz değerlerini yeniden kazanmalarını ve kendilerini disipline sokmalarını sağlamaktadır. Eğitim koçu ise öğrencinin hazırcılıktan kurtulup kendi sorumluluklarını yerine getirmesine ve sorunlarla basa çıkmayı öğrenmesine katkıda bulunmaktadır (Özbay, 2008, s. 47)

Koçluk Uygulama Planı Konusunda Görüş Birliğine Varılması

  1. Koçluğun Uygulanabileceği Koşulların Seçimi

Performans düşüşleri, üstün başarılar, travmalar gibi olağan dışı durumlar üzerine, kişiler problemlerle karşılaştıklarında, zorlandıklarında ya da yeni bir yetenek edinmeye çalıştıkları sırada; bir projenin, bir yarışmanın veya bir sınavın basında ve sonunda; her hafta, her ay, gibi süreli ( periyodik) olarak koçluk yapılır. Koçluğun uygulanabileceği koşulları görmek koçun görevidir (Arat, 2007: 136). Bu durumların dışında da bir organizasyonda her kademede koçluk yaklaşımı benimsenerek bir yönetim ve eğitim tekniği olarak uygulanabilir. Bunun için de ebeveynlerin, koça dönüşmeyi istemesi ya da kurum dışındaki bir koçu benimsemesi gerekir (Voss, 2002, s. 45)

  1. Kaynakların Belirlenmesi

Koç, çocuklara ne yaptığını sorarak onların yeteneklerini nasıl geliştireceğini ve uygulayacağını öğretir. Ebeveyn koşulları değerlendirerek zamanı, bilgi ve becerisinin çocuklarına yardım etmesine imkân verdiğine inanıyorsa koçluğu uygulamaya baslar. Ancak sahip olduğu kaynaklar, ebeveynin koçluk faaliyetini yürütmesine imkân vermiyorsa konunun uzmanı olan kişi çocuğa yardımcı olacaktır. Ebeveyn yine de fikirlerini açıklayarak, önerilerde bulunarak çocukları destekleyecek ve çocuğa yardımcı olacak uzman ile çocukları bir araya getirecektir (Goldsmith, 2000, s. 22).

  1. Koçluk İçin Uygun Ortamın Oluşturulması

Hem çocuklar hem de koç için uygun ortamın hazırlanması gerekir. İşgörenin iş hedefleri ve hedefleriyle bağlantılı davranışlar, işlevleri kontrol edilmelidir. Bunun en iyi yolu, gözlem ve ebeveynin kendi iş performans değerlendirmesidir. Çalışanın kendisini değerlendirmesi hem koça fayda sağlar hem de ebeveynin çalışmasına ve ilgili problemine farklı bakış açısı verir. Açık ve anlaşılır bir şekilde belirlenen başarı standartları ve iyi tanımlanmış işler, astların amaçları daha kolay anlamaları ve dolayısıyla amaçlara ulaşmak için gerek1i yardımın ne olduğunu kavramalarını sağlar. Koçluk ortamı; deneme yanılmaya izin vermeli, risk almaktan ve hata yapmaktan korkmamayı sağlamalıdır (Spinack ve Gerald, 2002: 108-113).

Çocukların, daha önce uygulanan geleneksel yetiştirme tarzının etkisiyle eski alışkanlıklarını değiştirmek zordur. Ebeveyn, eğitimlerle bu düşünce davranışlarını değiştirebilir. Çünkü bir ebeveynlerin başarısı; ebeveynler ve çocukların birlikte çalışmasına bağlıdır. Çocuklarla birlikte hareket etmek zorunda olduğu düşünülürse kararlı bir biçimde ilerleme sağlanır. Çocukların görev tanımlarına, alışkanlıklarını değiştirmelerine ve olaylara farklı perspektiften bakmaları için zorlamak gerekebilir (Poussard, 2004: 80).

Koçun diğer liderlerden farklı olan fonksiyonu, yetenek geliştirmenin önündeki engelleri azaltmak ve performansı iyileştirmeyi teşvik eden bir iklim ortamı meydana getirmektir. Koç, serbest ve açık fikir alışverişini mümkün kılan ve her iki tarafın da rahat edeceği bir ortam meydana getirir. İşgörenleri cesaretlendiren, pozitif bakış açısına sahip koç, hataları hoş görür. Bireylerin başarısızlığı durumunda onları sorumlu tutmak yerine başarısızlığın sebeplerine dikkat çeker ve pratik çözümler üretir, rehberlik sağlar, tavsiyelerde bulunur. En önemlisi koç, ebeveynin ihtiyacı olduğunda danışabileceği, yardım alabileceği, sorunlarında kendisini yalnız bırakmayan kısaca güven duyduğu bir çalışma arkadaşı ve örnek aldığı bir ebeveyndir (Mcmanus, 2007, s. 48).

  1. Koçluk Uygulama Planı Konusunda Görüş Birliğine Varılması

Bu aşamada kimin hangi konulardan sorumlu olduğunu ast ve koç birlikte belirler. Astın sorumluluk almaya zorlanmadan gönüllü olarak bu konuda talepte bulunması sağlanmaya çalışılır (Poussard, 2004: 81). Ast, performansla ilgili problemlerini çözümlemeye ilişkin kişisel sorumluluğunu üstlenmeli ve bunun için bir plan yapmalıdır. Koç, bireye hazırladığı planın performans gelişimine katkıda bulunacağına inanırsa uygulamaya başlaması için cesaret verir. Aksi halde bireyi planı tekrar gözden geçirmeye yönelterek çeşitli önerilerde bulunabilir (Goldsmith, 2000: 22).

Koçluk sürecinin isleyebilmesi için, koç ile koçluk yapılan kişinin karşılıklı anlaşması gerekir. Bu anlaşma kuşkucu bir kabullenmeden başlayıp tüm yüreğiyle katılmaya kadar uzanır. Koçluk yapılan kişi ile davranış değişikliği ya da yetenek kazanma konusunda ilerleme kaydettiği görüldüğünde görüş birliğine varılması kolaylaşır (Özbay, 2008, s. 53).

  1. Amaçların Belirlenmesi

Amaç belirlemek, koçluk sürecinin temelini oluşturur. Doğru amacı bulmak için koç, sorgulama, yeniden biçimlendirme gibi teknikler kullanılır (Poussard, 2004: 90). Koçluk sürecinin amaçları davranışları değiştirmek, fiziksel mevcudiyeti iyileştirmek, cesaret kapasitesini artırmak olarak sıralanabilir. Fakat genel olarak yapılacak ise ilişkin amaçlar ve gerçekleştirilecek öğrenme sürecine ilişkin amaçlar olarak iki tür amaç belirlenmelidir. Bu amaçlar belirlenirken kişiye yardım edilmeli, bunun için de bireyin bilgi, beceri düzeyi belirlenerek, geliştirilmesi gereken yeteneklerden en kolay biçimde iyileştirme ve başarı sağlanabilecek olanlar üzerinde odaklanılmalıdır. Önemli olan koçun değil, bireyin amacıdır. Bu yüzden koç, başlangıçta fikrini açıklamamalıdır (Luecke, 2007: 18).

  1. Gelişmenin İzlenmesi

Kişide ne gibi değişiklikler olduğuna bakmak veya değişiklikleri pekiştirmek için belli aralıklarla gelişmeleri izlenmelidir. Kişinin davranışlarındaki gelişme hem gayri resmi ortamlarda, hem de resmi ortamlarda izlenmelidir. Koç, bireyi objektif biçimde gözlemlemeli, kişinin güçlü ve zayıf yanlarını tespit etmelidir (Mcmanus, 2007: 22). Ebeveyn, çocukları izleyerek ve görüşlerini bildirerek geri bildirim sağlamalıdır. Geri bildirim, savunma durumuna geçmekten farklı olmalıdır. Koçun gelişimleri izlemesi için gözlem, değerlendirme ve analiz becerileri oldukça önem taşımaktadır. Gelişimlerin takibe alınması iyi giden ve gitmeyen noktaları da gösterir. Takip geri adım atılmasını önler, öğrenmeyi pekiştirir ve kişisel gelişime süreklilik kazandırır (Luecke, 2007: 11-57).

  1. Ebeveynlere Gerekli Yardımın Sağlanması

Yaşam koçu, ebeveyne değişim sırasında, bir başka bölüme geçişinde, emekliliğe hazırlarken farklı şekillerde yardımcı olur. Değişimle karsı karsıya kalan bireye, yeni beceriler kazanmak, duygu ve düşüncelerini değiştirmek için koç yardım etmelidir (Poussard, 2004: 80).

Koç, astın karşılaştığı herhangi bir problemin çözümünü direkt söylememeli, çok yönlü önerilerle yol gösterici olmalıdır. Çeşitli sorular sorarak astın üzerinde düşünmesini sağlamalı, alternatif çözüm yollarını keşfetmesi ya da geliştirmesini sağlamalıdır. Denemesine ve çözmeye çalışmasına rağmen ardı ardına başarısız olan asta, koç çeşitli çözüm yollarını göstermelidir. Ancak sunulan alternatifler arasında seçim yine asta bırakılmalıdır (Spinack ve Gerald, 2002: 120-125).

  1. Yaşam Koçunun Ebeveynlerin Öğrenme Sürecini İzlemesi

Yaşam koçu ve ebeveyn öğrenme sürecinde farklı derecelerde yarar sağlamaktadır. Bu nedenle, yaşam koçu ebeveynin öğrenme sürecini izlerken ona neler öğrenmesi gerektiğini söylemek yerine, süreçten ne zaman, neye ihtiyaç duyduğunu, neler sağladığını, neler öğrendiğini sormalıdır (Özbay, 2008, s. 56).

  1. Öğrenilen Bilgi ve Becerilerin Pekiştirilmesi

Bu aşamada, koç ve çocuk içinde bulundukları durumu ele alır ve geri bildirimde bulunurlar (Elmhirst, 2008: 11). Öğrenme süreci sonunda çocukların elde ettiği bilgi ve becerileri uygulama imkânı verilmelidir. Kullanılmayan bilgiler, zamanla işe yaramaz hale gelmesi ve becerilerin körelmesi nedeniyle kazanılan bilgi ve becerilerin pekiştirilmesi için gerekli koşullar hazırlanmalıdır (SmithC, 2007).

  1. Motivasyon Ve Ödüllendirme

Bireyleri motive eden çalışma koşulları, iş tatmini, farklı alanlarda sorumluluk almak, iş güvenliği, çalışma saatleri, şirketin yapısı, unvan, yetkiye sahip olmak, terfi etmek, ücret, övgü, güven gibi farklı faktörler vardır. Motivasyon faktörleri ve bunların etkinlik derecesi kişiden kişiye değişebilmektedir. Bu sebeple aynı zamanda koçluğun felsefesine ve işleyişine uygun olan motivasyon Yaklaşımı benimsenmelidir. Koç, birey motivasyonunu sağlamalı, kişisel farklılıkları göz önünde bulundurmalı ve buna göre tüm çalışanlara eşit bir yaklaşım sergilemek zorundadır (Poussard, 2004: 41).

Davranışın değiştirilmesi, düzeltilmesi için iyi performansa sahip bireyin ödüllendirilmesi, desteklenmesi gerekir (Parsloe, 1997: 30). Bireylere gösterilen özel ilgi ve özel ödüllerin yanı sıra koç ile diğer çalışanlar arasında açık ve dürüst iletişim, sıcak samimi dostluk ilişkileri, takdir ve destekleme, bireylerin sadece maddi değil manevi ihtiyaçlarını karşılamaya yönelik kullanılabilecek çeşitli ödüllendirme yöntemleri çok daha etkili görülmektedir. Cezalar, davranışın geçici olarak bastırılmasına sebep olur ve öğrenme üzerinde olumsuz etkide bulunur. Koçluk, zaten bireyin performansına ilişkin sorumluluğunu üstlenmesi halinde sürdürülür. Koçun yardımlarına rağmen sorumluluğunu üstlenmeyen bireyden koçluk ilişkisine devam etme ya da eski ast-üst ilişkisine geri dönme arasında bir seçim yapması istenir (Philips, 1995).

Ebeveynin Koça Dönüştürülmesi

  1. Kendini Tanıma Aşaması

Ebeveynlerin kendilerini iyi tanımaları davranışlarının ve kişisel gelişimlerinin Yürütülmesine yardımcı olur. Güçlerini ve sorunlarını iyi bilen ebeveynin kendini geliştirmesi çok daha kolay ve hızlı olur. Bu nedenle aileyi geliştirme faaliyetleri, bireylere değerleri, idealleri ve amaçları hakkında geri bildirim sağlamalı, kişinin kendini doğru tanımasını sağlamalıdır. Kendini tanıyan ebeveyn, neyin kendisini motive ettiğini, neden mutlu olduğunu, neye önem verdiğini ve neyi istediğini bilir. İnsanları motive eden unsurlar kişiden kişiye farklılık gösterir ve sürekli değişir. Ebeveynleri motive eden faktörler başarı, tanınma, ebeveyn görevlerini yerine getirme, ekonomik imkânlar vb. sayılabilir (Ölçer, 2005).

Ebeveynler kendini gerçekten iyi tanımak için çeşitli yöntemlerden yararlanabilir. Bu yöntemlerden biri ebeveynin kendi hayat hikâyesini yazmasıdır. Hayat hikâyesini yazarken ebeveyn, nerede doğduğunu, büyüdüğünü, eğitimlerini, başarılarını, yenilgilerini, kariyerini, bulunduğu yere nasıl geldiğini ve nereye gitmek istediğini en ince ayrıntılarıyla yazmalıdır. Hayat hikâyesinde yazılanlar düzenli bir biçimde düşünme sağlaması, kalıpların ve eğilimlerin keşfedilmesi açısından önemlidir.

İkinci yöntem ebeveynin kendi hakkındaki düşünceleridir. Bunun için yaratıcı sorular bulunmalı ve kendi kendine sorulmalıdır. Eğer meyve veya hayvan ya da koku, suç, oyuncak…. olsaydım ne olurdum gibi sorular sorulabilir. Bu yöntem, ebeveynin hangi uçurumları ortadan kaldırmak ve hangi güçlü yönlerini vurgulamak isteyebileceği konusunda karar vermesine yardım etmek için iyi bir araçtır.

Üçüncü yöntem ise 360 derece bakış açısıdır. Bu yöntem, ebeveynin başkaları tarafından nasıl göründüğünü ortaya çıkaran bir yöntemdir. Ebeveynin aile çevresi, arkadaşları, kişinin yetenekleri, yetkinlikleri hakkında sorulan sorulara cevap vermektedir (Benton, 2007: 64-109).

  1. Serbest Bırakma Aşaması

İnsanlar kendilerine bir şey yapılmasının söylenmesinden ve sürekli denetlenmekten hoşlanmazlar. Ebeveynler, çocukları kontrol etmekten ve bireysel performanstan sorumlu olmaktan vazgeçmelidir. Koç, kendi sorumluluklarını yerine getirdiği takdirde çacukların kişisel başarısızlıklarından sorumlu değildir. Bu nedenle ebeveyn, çocuğa, ihtiyaç duyduğunda yeterli destek vermeli, kişisel sorumluluğun oluşması ve gelişmesinde katkıda bulunmalı ve yeterli geribildirim sağlamalıdır (Mcmanus, 2007: 42-43).

  1. Hedef Belirleme Aşaması

Ebeveyn, gelişim hedeflerini belirlemelidir. Bunun için o andaki performans durumunu ve arzu ettiği performansları tanımlaması faydalı olacaktır. Koç ile koçluk alan ebeveynin bilgilerinin farklılığı fikir ayrılığı yaratır. Bilinenlerin netleştirilmesi ve durumun tanımlanması için ebeveyne sorular sorulmalı ve dinlenmelidir. Bu sorular bana problemi, durumu, hedefi anlatmak ister misin, sence bu durum nasıl ortaya çıktı, hedefini doğru anlamış mıyım gibi sorular olabilir. Koç tarafından cevapların kısa bir özetinin yapılması hedefleri de netleştirecektir (Arat, 2007: 139).

Hedef belirlerken üç prensip izlenmelidir: katılım, spesifik, iddialı. Geliştirici hedefler çalışanlar için değil, çalışanlar tarafından koyulmalıdır. Bireysel olarak hedef belirlemeye katılmak zorundadırlar. Genellikle hedeflerin iyi yapılabileceğinden çok verimli sonuçlar getirecek spesifik hedefler olmalıdır. Spesifik hedeflerin neler olabileceği ve beklenen sonuçların ne olması gerektiğini tanımlaya ihtiyaç vardır.

Performans becerileri ve ev işleri kolayca spesifik hedeflere dönüştürülebilir. Hedefler, kolay ulaşılabilecek hedefler olmamalı, iddialı ve performansı yüksek seviyelere çıkaran hedefler olmalıdır (Özbay, 2008, s. 83).

 

  1. Bir Koçluk Programını Benimsemede Ortaya Çıkan Temel Problemler Ve Çözüm Önerileri

Koçluk programının etkinliği için koçluk felsefesinin benimsenmesi şarttır. Koçluk felsefesi, bazı sebeplerle ebeveyn tarafından bazen kabul edilmemektedir. Koçluk uygulamalarındaki bu sorunları iç ve dış engeller olarak ikiye ayırabiliriz. Dış engeller, dış çevredeki insanların ve ilişkilerin yaratacağı engellerdir. Bunlar, firma kültürü, insanların yaklaşımlara karşı alaycı tavrı, nasılsa eski duruma döner inancı, sadece yeni bir yönetim olması, otorite kaybı gibi engellerdir. İç engeller ise kişinin kendisinden kaynaklanan engellerdir. Ebeveynlerin, koçluğu yıllardır uyguladıklarına inanmaları, iyi yapamama korkusu, çok zaman alması, çocuklarına koçluk yapmanın kendi sorumluluğu olduğunu kabul etmemesi, koçluğun faydalarının farkında olmaması, koç olabilmek için liderlik tarzlarının değişmesi gibi engeller iç engeller sayılabilir (Uçkun ve Kılınç, 2007: 110-111).

Ebeveynlerin çoğu, koçluk yapmak için işlerini çok iyi bilmeleri, iyi eğitimci olmaları gerektiği veya bunun eğitimcinin görevi olduğunu düşünmektedir. Fakat koçluk uygulamaya başlandığında, koçluğa inanıldığı ve benimsendiğinde problem çözülecektir.

Koçluk için gerekli zaman, koç ve ebeveyn arasındaki görüşmeye bağlı olarak değişir. Ebeveyn, bu sürecin uzun zaman aldığını düşünmekten çok, koçluk yapmaya istek duymalıdır. Koç, kendine iyi bir zaman yönetimi yaparsa, bu sorun ortadan kalkacaktır.

Ebeveynlerin kendi yönetim stillerini bırakıp, koçluğu benimsemesi için sabırlı olmak gerekir. İşin türüne göre ebeveynin tarzı değişmektedir. Ebeveynlere bu değişime direnmenin doğal olduğu söylenerek, değişimin neler getireceği konusunda bilgi verilmelidir.

Ebeveynlerin zaten koçluğu benimsedikleri, yıllardır yaptıklarını söylemeleri, felsefesini bildiklerini düşünmeleri koçluk tekniği bakımından aslında yetersiz olduğunu göstermektedir. Bu tür ebeveynler koçluk eğitimi almayı reddederler. Kendilerini geliştirmeye yönelik koçluk eğitimlerine katılmaya ikna etmek gerekir (Star, 2004).

Koçluk Yaklaşımıyla Ebeveynlik

Ebeveyn olmak karmaşık bir roldür; bu rol, toplumumuzdaki hızlı sosyal değişim ile yirmi birinci yüzyılda daha da zorlaşmıştır. Daha az sayıda evlilik olması, birlikte yaşamanın artması, Avrupa Birliği’nde ergenlikte doğum oranlarının en yüksek düzeye ulaşması, boşanma oranının yüksek olması, tek ebeveynle büyüyen çocukların sayısının artması ve varsıl ile yoksul arasındaki eşitsizliğin büyümesi hızlı sosyal değişimlere örnek olabilir (Utting & Pugh, 2004).

Yirmi birinci yüzyılın ebeveynleri, kendi ebeveynlerininkinden çok daha farklı bir rolle yüz yüze kalmıştır ve rolünü yerine iyi getirmek ya da yaşadığı sorunlarla baş etmek ve gereksinim duyduğu bilgilere ulaşabilmek için, internet de dâhil olmak üzere birçok bilgi kaynağına başvurmaktadır. Bu başvurdukları kaynaklardan biri de anne baba eğitimi programlarıdır (Long, 2004).

Anne baba eğitimi programları; çocukların yetiştirilmesi, aile ilişkileri, ailede ve toplumda anne babaya düşen yükümlülüklerin yerine getirilmesi için anne babaların bilgi, tutum ve becerilerinin sistemli biçimde geliştirilmesidir. Anne baba eğitiminin temel amacı anne ve babalarının özgüvenini güçlendirerek, çocuklarının fiziksel, zihinsel, sosyal ve duygusal gelişimi için ebeveynlik becerilerini geliştirecek şekilde anne babalara rehberlik etmektir. Uygulanmakta olan programların bir kısmı doğrudan çocuğa ya da yakın çevresine, bir kısmı ise hem çocuğa hem anne babaya hizmet götürmeyi amaçlamaktadır (Sanders, Markie-Dadds, & Turner, 2003).

Anne baba eğitimi programları dünyanın çeşitli ülkelerinde erken çocukluk gelişimi ve eğitimini desteklemek üzere farklı program modelleri ile uygulanmaktadır. Bu program modelleri amaç ve türleri açısından da farklılık göstermektedir. Pek çok ülkede uygulanmakla birlikte bu konuda en kapsamlı anne baba eğitimi programları Amerika, İngiltere ve Avustralya’da yapılmaktadır (Morawska, Winter, & Sanders, 2009)

Ebeveynin Koça Dönüştürülmesi

Ebeveynlik, yetişkin olarak karşılaşılan en zor ve benzersiz rollerden biridir. Biyolojinin devreye girdiği fiziksel, zihinsel ve duygusal değişikliklerin tahribat yaratmaya başladığı ve ilişkilerin değişmeye başladığı zamanlarda ezici, sinir bozucu ve sıklıkla korkutucu olabilmektedir (Katz, 2018).

Ebeveynler olarak herkes çocuklarının en iyisini ister.  En iyi okullar, en iyi arkadaşlar ve en iyi fırsatlar gibi. Ancak, tüm çabaların ortasında ebeveyn ne olduğunu unutabilmektedir. Gençlerin sonsuz öncelikleri ve dikkat dağıtıcıları bulunmaktadır. Spor, akademisyenler, cep telefonları, metinler, e-postalar ve sosyal ağlar, modern toplumun stresine katkıda bulunmaktadır. Bunun sonucu olarak ebeveynler, çocuklarıyla nasıl iletişim kuracakları konusunda uzmanlaşmak mutlak bir gereklilik haline gelmiştir.

Bir ebeveyn, kendi çocuğunu başarıya yönlendirmede anahtar rol oynar. Bu yüzden ebeveynler, beynin gelişmesi ve işleyişi konusunda kendilerini eğitmek ve güncel araştırmalar hakkında bilgi sahibi olması gerekir. Bu, ebeveynler olarak, bir gencin gelişiminin normal bir parçası olan ve çocuklarının yetişkinliğe geçişi için gerekli olan tipik biyolojik tepki ve davranışlarla başa çıkabilmelerini sağlayacaktır. Ünlü bir nöropsikiyatrist olan Daniel Siegel, beyin gelişiminin, “Beyin Fırtınası” adlı kitabında, gençlerin davranışlarını ve ilişkilerini nasıl etkilediğini incelemiştir. Araştırmalar gösteriyor ki, ebeveynler ve gençler, tüm sorunların arkasındaki beyin bilimi hakkında daha derin bir anlayış oluşturmak için birlikte çalışıyorlarsa, birbirlerini anlayabilecek ve çatışmayı yönetebileceklerdir.

Koçluk yaklaşımı olarak ebeveyn koçluğu; iletişimi geliştirmek, gençler ile bağlantı kurmak ve araçlar sağlamak için kanıtlanmış ve pratik bir modeldir. Genç çocuk yetiştirmek ve ilişkide bir bağlantı kurmanın en etkili yolunun, profesyonel koçların kullandığı becerileri ve süreci benimseyerek en iyi şekilde yerine getirmektir (Sterling, 2008, s. 22).

Ebeveynin Koç Yaklaşımı Olarak Geliştirilmesi

Ebeveyn koçluğu yaklaşımı, geliştirilerek günlük yaşantılarını bir yaşam koçu gibi iletişim kurma ve karşılıklı saygı ve sevginin temelini oluşturma, ebeveyn-genç ilişkilerini çatışma ve kaostan cesaretlendirmeye ve desteklemeye dönüştürmeyi öğretmiştir. Ebeveyn koçluğu yaklaşımının temel mantığı gençlerin hayatlarındaki yetişkinlerden gerçekten ne istedikleri ile ilgili yapılan araştırmalardan oluşan bir koşula dayanıyor. Temel mesaj, çocuklara saygı duyulması, anlaşılması, dinlenmesi ve takdir edilmesi gerektiğidir. Bu temel ihtiyaçları aldıklarında, gerçek potansiyellerini gerçekleştirebilecek ve anlamlı bir güven, cesaret ve merhamet hayatı yaratabilen sorumlu, bağımsız, işlevsel yetişkinler olmaya layık ve güçlenmiş hissederler. Bu yaklaşım, gencin bakış açısının çatışma ve muhalefetle dolu bir zaman olduğu küresel bakış açısına dönüştürür.

Ebeveyn olarak koç, gencin nasıl kontrol edileceğini öğretmez, aksine, önünde büyüyen eşsiz bireyi nasıl kabul edeceğini, saygı duymayı, anlamayı ve destekleyeceğini öğretir. Gençleri bulundukları durum karşısında onurlandırır. Bir ebeveyn koçu, gençleri, kendi çözümlerine, gizli hediyelere, dikte ve taleplerden ziyade eşsiz yeteneklere yönlendirir (Katz, 2018). Ebeveyn koçu, ailede karşılıklı saygıyı, güveni ve sevgiyi nasıl kuracağını öğrenmenin ilk adımıdır.

Ebeveynlik, birçok insanın hayatındaki en tatmin edici duygulardan biridir ve çocuklarına mutluluk, sevinç ve sevgi olarak algıladıkları şeyleri vermek için kariyer fırsatlarının çoğunu tehlikeye atmaktadır. Her nasılsa, çocuklarımıza ebeveynlik yapmak, çoğumuzun yapabileceği en sorumlu şey olsa da, en iyi ebeveynlik formülü arayışında, çocukların hayatlarının her gününü, deneme yanılma yoluyla denemeye mahkûm etmektedir. Ebeveynlik insanlığın başlangıcından beri devam etmektedir, ancak birçok ebeveyn hala tekerleği tekrar tekrar icat etmeleri gerektiğini ve sahip oldukları bazı gizemli içgüdülere güvenmeleri gerektiğini düşünmektedir (Maynard, 2018).

Ebeveynler; işlerini, ortaklarını, ilişkilerini, finansallarını ve çocuklarını dengelemekte zorlanmaktadır. Ayrıca, çocuklarının ihtiyaçlarını karşılamak için sahip oldukları kaynaklarla da mücadele etmek için uğraşırlar. Bu durum çocuklarının davranışlarına ve akıl durumuna yansır, çoğu zaman mutsuzluğa, hüsrana ve kendine kuşkuya neden olur. Çocuklar ebeveynleri daha da büyük bir meydan okuma haline getirir. Ebeveynler kendileriyle mutlu olduklarında ve inançları ve değerleri hakkında açık olduklarında, bu onların küçük aynalar gibi çocuklarına yansıyacağına inanmaktadır. Yaşamı dengelemek için koçluk anlayışı ve basit ama güçlü ebeveynlik araçlarıyla donatılmış ebeveynler, ebeveynlik yeteneklerinde ve çocuklarında büyük bir gelişme gördüklerini bildirmektedir (Kelland, 2018).

İnsanların değişmesi için güçlerini bulmaları ve zorlukları aşmak için onları kullanmaları gerekmektedir. Çoğu zaman, bu zorlukları karşılamada güçlerini belirleyecek olan çevrelerinde sahip oldukları kaynakların algılanmasıdır. Ebeveynler kendilerini güvende hissettiklerinde bu durum çocuklarına yansır. Aynı şekilde bunalmış, kafası karışmış, stresli ve mutsuz hissettiklerinde de çocuklarda da benzer şekilde yansımaktadır. Diğer bir ifade ile hayatlarını değiştirmedeki sürekli başarısızlık, çocukların kendi başarıları, arkadaşlıkları, hobileri, kardeşleri ve ebeveynleriyle olan ilişkilerinde sorunlar meydana gelmektedir (Carter, 2018).

Yaşamda mutlu olmak için, doğru rehberlik ve cesaret verici bir şekilde, çocukların güven, kararlılık, esneklik ve güçlü duygusal zekâ geliştirebileceği düşünülmektedir. Çocuklar o zekâya sahip olduklarında, kim olduklarının bir parçası olur, hayatlarının geri kalanı boyunca onlara eşlik eder, acıya karşı bir kalkan ve mutluluk ve başarıya doğru bir rehber olarak kolayca kullanılabilirler. Ebeveyn koçluğunda, bir ebeveyn olarak refahı ve çocuklarla ilişkileri hedefler. Aynı zamanda ikisi arasındaki bağlantıya odaklanır.

Ebeveyn koçluğu olarak, ayrıca, çocukların herhangi bir terapiye (kesinlikle gerekli olmadıkça) gitmesinin sağlıklı olmadığı durumu bulunmaktadır. Çünkü bilinçaltları bunu “benim için bir şey yanlış” olarak algılar ve “sabit” olmaları gerektiğini düşünmelerini sağlar. Duygusal zekâdaki ana odak noktası olarak, çocukların düzeltilmesi gerektiğini düşünmek yerine yönlendirilmeleri gerekmektedir. Çocukların sosyal ve yaşamsal gelişimindeki en önemli unsur olarak, çocuklara yardımcı olacak en iyi kişi ebeveynleridir. Çocuğun ilgi alanlarına en çok ilgilenecek kişi kendi anne-babasıdır. Düşünülen, yapılan veya inanılan şeylerin çoğu, çocuk için herhangi bir terapistin yapacağı şeyden daha anlamlı olacaktır. Bu yüzden ebeveyn koçluğu teknikleriyle anne-babalar kendisi yapacaklardır. Çünkü bunun etkisi daha büyük olacaktır (Levine, 2018).

Çocuk yetiştirmede karşılaşılan zorluklardan bazıları, ebeveynlerin kendi ebeveynlerinden aldıkları ebeveynlik modeliyle yakından ilişkilidir. Çoğu zaman, bu ilişki sağlıksız, ilgisiz ve tanıtıldıktan 20 ila 30 yıl sonra uygunsuz olan inançları içermektedir. Bir şehirde yolunuzu bulmak için eski bir harita kullanıldığındaki durum gibidir. Sosyal ve kültürel hayat hızla değişmektedir. Eski yöntemler artık işlevselliğini kaybetmektedir (Bly, 2018).

Bunun da ötesinde, ebeveyn koçluğu sayesinde aileler çocuklarının gerçek hayattaki yol haritasını yönlendirmede başarılı olabilmektedir. Çocuklar gençken, çevrelerindeki insanlardan nasıl bir hayat sürdürebileceklerini öğrenirler. Onları öğrendiklerinde yararlı olan belirli alışkanlıklar ve düşünceler geliştirirler. Ancak tüm alışkanlıklar ya da düşünceler yaşamda mutluluk ve başarı getirmeyebilir. Dahası sorunlar, çatışmalar, zorluklar ve hayal kırıklıkları ile karşılaşıldığında, çocukların evlat edinme ve değişme yeteneğinden yoksun olabilirler. Yaşam sonsuza dek değişmekte ve gelişmektedir. Gelecekteki koşullar, çocuklar için öğrendikleri doğrulardan farklı olabilecektir. Mutlu ebeveynler mutlu çocuklar yetiştirir. Ebeveynler kendilerini ve ailelerini olumlu düşünme, kendini kabullenme, takdir etme, özgüven, başarı, sevgi ve şefkat için nasıl yönlendireceklerini öğrenirler. Mutluluk, tüm iyi duyguların büyüdüğü atmosferdir (Price, 2018).

Ebeveyn Koçluğu Nasıl Olmalı?

Ebeveyn koçluğu programında, ebeveynler birçok araştırma-temelli zaman ve stres-yönetim teknikleri, motivasyon sanatı, zihin gücü, insan davranışı, meditasyon, iletişim psikolojisi ve ilişki kurma bilimi beceri kazandırılmalıdır. Program, ebeveynlerin hayatındaki zorlukları yaratan, başarılarını ve mutluluğunu sınırlandıran istenmeyen düşünme kalıplarını ortadan kaldırmak için Neurolinguistic Programming (NLP) yöntemlerini kullanmaktadır. NLP bilinçaltı zihnin üstesinden gelmeye yardımcı olduğu için çok başarılıdır. Yaşam koçu, ebeveynlere her tekniği kendi başlarına ve etrafındakileri öğreterek, bilinçli ve bilinçaltı zihinler eşzamanlılıktan çıktıklarında, onları uygulamalarını kolaylaştırmaktadır (Baras, 2018).

Ebeveyn koçluğu programında, ebeveynler nerede olduklarını ve nereye gittiklerini keşfetmek için değerlendirme araçlarını öğrenirler. Ebeveynler inançlarının kaynağını belirler, yaşamları üzerindeki etkilerini tanır, geçerliliğini inceler ve “sağlıksız” ya da yararlı olmadığını düşünürlerse onları ortadan kaldırırlar. Onların yerine, ebeveynler başarı, bolluk, ilişkiler, destek, sevgi ve iyi iletişim ve mutluluğu teşvik eden yeni inançları seçeceklerdir. Ebeveynler kendi yol haritalarını günceller ve hedeflerine daha hızlı ulaşmaları için hızlı izleme cihazlarına geçerler. Program, ebeveynlerin içten gelen güçlü yanları bulmasına yardımcı olur ve yaşamın istedikleri gibi olmasa bile güçlü ve odaklanmış kalmayı öğretirler.

Ebeveynlerin çoğu, arzu ettikleri aile hayatlarına dair net bir vizyona sahip olmaktan ve bu vizyonu takip etmekten ziyade, yaşamına devam eder ve rahatsız edici durumlara tepki gösterir. Ebeveyn koçluğu, ebeveynlerin mutlu ve başarılı ebeveyn olma arayışlarını üstlenmeleri ve aileleri ile ilgili hedeflerine ve hayallerine ulaşmak için yaptıkları bir yolculuktur. Bir yaşam k

0 Yorum

Yorum Bırak

Adınız Soyadınız *

E-posta Adresiniz *

Yorumunuz *